1 Nisan 2019 Pazartesi

16.03.2019 Efes Ultra Trail 25k Koşu Raporu

İda 36k dan sonra artık marathon koşma zamanımın geldiğini düşünüyordum.
Neredeyse 1 yıldır koşmaya başlamıştım. Onun için öz geçmişime bir marathon eklemek istiyordum.(olamadı).
Gerek aralık ayında oğlumuzun sık sık hasta olması gerekse de havaların soğuk olması sebebiyle antrenmanlarımı aksattım. Tamam, belki martta 42km koşabilirdim ancak koşu sırasında ve sonrasında sorun yaşayacağım çok aşikardı.  Zaten sporun her branşı mental olarak başlar ve biter. Ben de mental olarak hiç hazır değildim ayrıca.
Ama 2019 yılı için yarış takvimi yapmıştım bile. Bunlardan ilki İzmir'e de yakın olan bir Efes Ultra Trail yarışı idi. Kategoriler ise şöyleydi. 12k-25k ve 55k. bunlardan kendime uygun olan 25k 'ya hemen kayıt oldum.(Organizatör: @limitsensin ekibiydi.)
Şubat ayındaki antrenmanlarım daha verimliydi. Büyük sakatlıklarım olmasa da yer yer ufak  ağrılar kramplar ve sızlanmalar oluyordu. Koşma antrenmanları yapmadığım zamanlarda ise evde sık sık açma germe ve kuvvet antrenmanları yapıyordum.
Karşıyaka One Team ekibinden yine yol arkadaşları edinmiştim. Yarış günü sabahı beni de alarak doğruca yarış alanına ulaştık. Yolculuk 45dk kadar sürdü. Ben yine termosla kahve demlemiştim. Yol arkadaşlarım ile afiyetle içtik. Bu seferki arkadaşlarım, Refik, Özgür, Yasin ve Haydar Ağabeydi.
Yarış alnına vardık. -Popüler yarış olduğunu sonradan öğrendim.-Yarış alanında, neredeyse 1500 kişi vardı. Böyle organizasyonların en güzel yanı,  daha önceki koşulardaki tanıdıkların-arkadaşların ile bir araya gelmen. 
O küçücük zamanda  yapılan sohbetler çok güzel. Neyse kitlerimizi aldıktan ve dropbaglarımızı teslim ettikten sonra biraz ısındık, biraz fotoğraf çektirdik. Start noktasına yerimizi aldık.
Parkuru bilmiyordum ancak kendime koyduğum hedef 02.30 ile 03.30 saat arasında tamamlamaktı.(02.36 saat ile bu sefer tamamladım). Bir de şöyle bir planım vardı: Musa Yıldırım ile birlikte koşmak(olmadı kalabalıktan bir birbirimizi bulamadık). (daha sonra son km buluştuk. Ben onu bulmak için yavaş, o ise beni bulmak için hızlı koşmuş. Sonra, son tırmanış ve km kendisini buldum iki baldırına kramplar girmiş ve bekliyordu)
Startla birlikte yavaş yavaş ilerliyorduk. Özellikle ilk 3km'de kalabalık dağılmamıştı. 3.km'de ayak bileğimde bir ıslanma fark ettim. Islaklığın neyden kaynaklandığını hemen anladım, aklıma mataramın yırtılmış olabileceği geldi .(psikolojik olarak zor bir durum ancak aklıma tuz gölünde temmuz ayında 40k koşar iken matarası yırtılan bayan koşucu geldi. Psikolojik olarak inanılmaz yıkım) işte uzun koşularda her türlü zor durma hazırlıklı olmak lazım; mental ve fiziksel. Özellikle de mental.>
Hemen çantamı açtım ve mataramın kapağının açıldığını gördüm. Mataramın yırtılmadığına sevindim ve tekrardan tempomu buldum. 3,5km den sonra nihayet patikaya girdik. Patikaya girince birden üzerime bir enerji geldi. Aniden hızlanmaya başladım Çimenli ve toprak yoldan traktör izinden ilerlemeye başladım. Bir çok 12k koşucularını geride bırakıyordum, ayrıca yeni aldığım Newbalance Tsumv2 trail(kuzenim İsmail Eren önerdi, çok memnun kaldım) ayakkabısını deneme imkanı bulmuştum. Hafif bir tepeye çıktık, buradan Pamucak sahile doğru baktığımızda içim açıldı: deniz önümüzde çarşaf gibi seriliydi ve her yer yemyeşil çiçekler açmış özellikle papatyalar çok güzeldi. Bu yüzümde gülümsemeye ve daha hızlanmama neden oldu.
Ufak tefek yokuşları inip çıkıp,  Pamucak sahiline ulaşmak için asfalt yola bağlandık. Burada bir "es" vermek istiyorum:
Böyle trail koşularında bizleri yalnız bırakmayan AKUT/Jandarma ekipleri olur. Belirli yerlerde görev alırlar. Bazen AKUT ekipleri bu tip koşularda gönüllü olup organizasyona yardımcı olurlar. Tam 10km geldiğimde buradaki görevli bir AKUT çalışanının sesini duydum. Bu ses bana hiç yabancı gelmemiş ve 14 yıl öncesine üniversite zamanına götürmüştü bu ses. Çünkü bu sesi tiyatroda uzun yıllar duymuştum. Neredeyse 1 yıl aynı tiyatro oyununda görev aldığımız arkadaşım Deniz Çağlar'dı. Küçük bir şok yaşadım sadece bir kaç saniye konuştuk. Deniz'in de beni o an tanıdığını sanmıyorum.
Bu karşılaşma beni daha da motive etmişti. Bu sahile kadar daha da hızlanmamı sağlamıştı.  Beraber koşmaya başladığım Erkam Erkam Düvenci'ye kısaca anlatım bu hikayeyi.  Sahile ulaştık, hava güneşli ve hafif rüzgar vardı. Biraz irkildim soğuk rüzgardan. Kumsal aynı zamanda 12k koşanların finişi olduğundan koşucuları desteklemeye gelenler, foto çekenler ve izlemeye gelen insanlar vardı. Kumda trail ayakkabısı ile koşmak biraz yorucuydu. Kum çok yumuşak olmasa da enerjimi çekiyor ve dizlerimi ağrıtıyordu. Hızım biraz düştü bu sebeple.(kendime not: yaz boyunca sahilde kum koşuları yapacağım hem eklemlerim için hem güçlenmek için)
12k yı geçince çantamdan tahin pekmez atıştırmalık tüpü çıkardım ve onu bir seferde yedim, elimdeki suyu içtim. Kum bitmişti ve biraz rahatlamıştım.  500m asfalt yolda koşmaya başlayıp ormana doğru girmeye başladık. Önce küçük bir şeftali bahçesinden geçtik; pembe ve tonları ile çiçekleri çok güzeldi. Sonra yer yer hafifi dik yokuşlar ile tırmanmaya başladık. Sonra 15. km AKUT görevlileri burada da su takviyesinde bulundular. Deniz Çağları 2. kez gördüm ve bağırarak dedim ki: "15 yıl sonra bana su vermekte varmış"  "facebookta varım beni bul" dedi gülümsedik. Yokuşları Erkam ile bir bir çıkıyorduk. Temiz hava bir ara baş ağrısı yaptı uzun zamandır bu kadar temiz hava almıyordum galiba. Bir ara hafif bir düzlüğe geldik düzlük papatyalar ile bezenmişti. Erkamla aklımızdan geçen aynıydı. Burada durup anın tadını çıkarmak ve bir kaç fotoğraf çekmek. Bunlardan bazıları:




burada güzel moral depoladıktan sonra koşmaya devam ettik. 2-3 tane yokuş çıktıktan sonra Meryem Ana'yı  (kliseyi)görüyorduk. Saatime göre 20.km'deydik, ancak 2,5-3km vardı sanki. Bunu Erkamla paylaşınca Erkam: geçen senede yarışa katıldığından parkurun "23k civarı olduğunu" söyledi. Bu ayrı bir moral verdi ve bir parça daha hızlandık. Fotoğrafçılar çoğalmaya başlamıştı parkurun sağında solunda  bu da finişe çok yaklaştığımızın göstergesiydi. Önümüzde çok dik ama kısa bir yokuş vardı burada Musa Abiyi gördüm. iki baldırına da kramp girmişti ve yürüyordu. Erkamla koluna girdik ve  bu dik yokuşu beraber çıktık. Son 200m kalmıştı bize devam etmemizi söyledi. İyi görünüyordu biraz yürümesi gerekiyordu sadece finişe ulaşması için. Keyfi yerindeydi Musa Abinin
Finişe doğru destekçilerin sayısı giderek arttı. Erkamla finişe beraber girelim dedik. Bu şekilde tamamladık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder