Öncelikle Zeybek, kelime ve tip olarak(gravür ve resimlerde)
15. yy tarih kaynaklarında sıkça yer alıyor. Coğrafya olarak görüldüğü yerler ise; Batı Anadolu, Akdeniz kıyıları, Balkanlar. Bu bölgelerde toprağı olan ülkelerde hem figür hem de kelime olarak epeyce geçiyor.
Dönemin en hareketli ticareti bu bölgelerde gerçekleşiyor.
Bu sebeple 15. yy iyi bir şekilde irdelemek gerekir. İlk olarak 15.yy Osmanlı Devleti’nin hızlı yükselişi, merkezi
otoritenin güçlü olması ve surların ateşli silahlarla yıkılabileceği fikri
feodal düzene sahip devletlerin sonu oldu. Dünya anladı ki; ateşli silahlar
çok önemli bir savaş aleti. Hızlı bir şekilde ateşli silahlanmalara başlanıldı. Büyük toplardan evrilen küçük ateşli silahlar daha çok tercih edilmeye başlanıldı. Bazı kesimlerde bu silahların ticareti hız kazandı. Yıllar geçtikte, teknoloji ilerledikçe bu silahlar ister istemez bireyler
arasında yaygınlaşmaya başladı ve nasıl ki daha önceleri insanlar kendilerini savunmak veya saldırmak için kılıç-kama vb. kullanıyorken, şimdi bu kısmen küçük ve daha etkili ateşli silahları bireysel olarak da kullanmaya ve sahiplenmeye başlamıştı.
17. ve 18. yy gelindiğinde ise Avrupa, sanayi devrimine girdiğinden
bu ateşli silahları artık Avrupa'da çoğu ülke imal etmeye başlamıştı. Bunların ticareti daha güvenli daha az maliyetli ve hızlı olan deniz yolu ile yapılmaktaydı. Yani
ticaret limanı olan ülkeler parası olanlar bu ateşli silahlara daha kolay ve daha görece olarak daha uyguna sahip
olabiliyorlardı. Bu sebeple limana yakın olan yerdeki zenginler parasını ateşli
silahlar ticaretine yaparak ayrı bir ticaret şekli ortaya çıkmıştı. (bu yüzyıllar aynı zamanda Osmanlı
Devletinin duraklama ve gerileme dönemine denk gelmektedir. Duraklama ve
gerileme nedenlerini uzun uzun anlatmak konumuzun gereksiz uzamasına neden
olur)
Şimdi bu bilgiler çerçevesinde Osmanlı Devletinin liman
şehirleri aynı zamanda zengin şehirlerdi. Yani 15. yy ve 19. yy teknolojik gelişmeleri şimdikinin
şartları ile karşılaştırılamaz bile. Özellikle 18. yy ve 19. yy Osmanlı Devletinin
gerileme devrinde Merkezi otorite güçsüz kalması, yani adalet yönetim ve mali
birimlere büyük bir aksama oluyor. Bu sebeple özellikle buralarda zengin bir
kesim ve zenginliğe karşı bir özenme meydana geliyor. Bu zenginler(ağalar) merkezi
otoritenin güçsüz olması sebebiyle küçük bir feodalizme doğru kayıyor(İstanbul
payitaht olduğundan azda olsa merkezi otorite hissediliyor).
İzmir-Balıkesir-Aydın-Muğla bu şehirlerdeki küçük burjuvalar yani parayı elinde
bulunduranlar, gerek yönetime gerek yargıya gerekse de askeriye üzerine dolaylı
veya doğrudan etki ederek kendi çıkar ve kararlarını uygulatıyorlar veya
uygulatmaya çalışıyorlar.
İkta Sistemi(Toprak Yönetimi); halk çeşitli haksızlığa maruz kalıyor. Mesela köylü daha
önceden devletin olan toprakları kendi ekip biçiyor devlete zamanı geldiğinde
vergisini veriyordu(ikta sistemi). Devlet, bu toprakların işletme hakkını
zenginlere verince(sebebi şudur: vergi zamanını beklemeden zenginlerden vergiyi peşin almak) zenginler vergilendirmeyi ve toprak bölüştürmeyi keyiflerine
göre toplamaya ve dağıtmaya başlıyor bunlarda haksızlığa neden oluyor. Sebep
bir.
Adalet; kadılar
adalet dağıtırlardı. Ancak kadıların hem maaşlarındaki sorunlar(ikta sisteminden
kazanıyorlardı) hem de payitahtan denetimleri olmayınca kadılarda kararlarında
adil olamayınca halkın gözünde güvenini yitiriyorlar. Sebep iki.
Askerlik sistemi; bu
yüzyıllarda Osmanlı savaştan savaşa koştuğundan uzun süren savaşlar ve
çok büyük yüz ölçümüne sahip olması(Osmanlı topraklarını düşününün) ve ulaşımın zorluğuyla sebebiyle askerlik can sıkmaya başlıyor. Avrupanın coğrafi keşifler ile zenginleşmesi teknolojik olarak ilerlemesi sebebiyle kaybedilen savaşların sıklaşması. (korktuklarını söylemiyorum 12 yıl askerlik
yapanlar var askere gidenler dönmüyorlar türkülere bile konu olmuş). Sebep üç.
Bir de çok enteresan Anadolunun pek çok kısmını gezdim
kaldım az çok gözlemleme imkanım oldu. Ege insanı hem kendi özgürlüğüne
düşkün(bireysel özgürlük) hem birlikteliğe çok önem veriyor.(Örnek kuvayi milli
neden önce Ege de başladı)
Yani hem ekonominin hem adaletin hem de merkezi otoritenin
ve kolay silahlanmanın, kaçmanın saklanmanın kolay olduğu bir coğrafyada isyan
edenler(azimli-cesur-zeki) uzun süreler var olmuşturlar. Ve bu var oluş halk
tarafından maddi manevi olarak desteklenince bu isyan edenler(zeybekler)
kendine has yaşam şekilleri oluşmuştur. (Bazı yerlerde bu tip girişimler var olmuş.
Eşkiyalar- asiler, devletin beceremediği adalet ve maliye sorunlarına bölgesel de olsa
çözüm sunamamış ve kendi keyifleri ve zevkleri için hareket ettiklerinden
halktan destek görememişler ve var olamamışlardır Zeybek ve Eşkıya arasındaki
en belirgin ayrım budur.). En önemli manevi unsur halk, hem onlara maddi destek
olmuşlar yeri geldiğinde kollamışlar saklamışlar erzak ve cephane taşımışlar. Yeri
geldiğinde de kahramanlıklarını destanlaştırmışlar türküler yakmışlar çalgı çalmışlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder