17 Haziran 2016 Cuma

Sokaklarda Mızıka Çalma Çocuk & Kız Çocuğu

Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk 
Gece trenlerine binme kaybolursun, 
Sokaklarda mızıka çalma çocuk, vurulursun. 

Korkusu kalmış içimizde terkedilmiş çocukların, 
Yitik yüzlü fotoğraflar duruyor siyah-beyaz. 
Kırık bir vazo masanın ortasında, 
Yıkık dökük odada, 
Susuz ve çiçeksiz.

Tasını tarağını toplayıp gidiyor gökyüzü tepemizden, 
Korkusunu bırakıyor içimize, 
Karanlığını. 
Yalnızlık gibi bir şey düşüveriyor yüreğimizden, 
Korkusu kalıyor içimizde, 
Susuzluğu.. 
Ne vakit kalırsa insan korkusuyla bir başına 
Ve yalnızlığı çığ gibi büyüyorsa, 
Sabahları erken kalkmalı daima, 
Tıraş olmalı, 
Saçını sakalını taramalı 
Ve en güzel giysilerle çıkmalı sokağa 
Ki gün doğmuyorsa bir daha 
Ve inancın kefesi bundan yanaysa 
Ve artık ölümse korkunun soğuk adı, 
Düşüvermişse yüreğimize, 
Yapacak bir şey kalmamıştır, 
Mutluluk adına.

Attila İlhan


KIZ ÇOCUĞU

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.

Nazım Hikmet Ran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder