17 Nisan 2019 Çarşamba

14.04.2019 Run Datça Koşusu 21k Yarış Raporu

2018 yılının aralık ayında gitmeye karar verdiğim bir bir yarıştı. Çok öncesinden planlamıştık yarışa gitmeyi. Eşimle şöyle bir plan yapmıştık: "Hava Nisan ayında güzel olur, araba ile geze geze Datça'ya gideriz. Bir otelde konaklarız ben koşuya katılırım, eşim ve çocuğumuz gezerler fotoğraf çekler vs.(planlandığı gibi olmadı)." 2018 Kasım ayındaki Efes Yarı Maraton koşusundan sonra şehir içinde düzenlenen organizasyonlara katılmaya çok sıcak bakmıyordum(ön yargılı olmamak lazımmış). Defalarca Muğla- Ortaca yönüne gitsem de, Datça'ya gittiğimi hiç anımsayamadım.
Koşu kulübümüz One Team 2019 yarış takvimini açıkladığında, Kulüp olarak gitmeyi planladıkları yarışların arasında yer alan bir koşuydu. Gerekli kayıtları ocak ayında yaptırmıştım. Ulaşımı da kendi aracımızla sağlayacağım için kafam rahattı. Diğer yarışlara odaklanmıştım ve antrenmanlarımı bu yönde gerçekleştiriyordum.

Trail koşularından sonra, koştuğum her asfalt(cadde-yol vs) yarışları keyif veriyordu, mental ve fiziksel olarak. 25k efes Trail koşusundan sonra da bu koşudan keyif alacağımı biliyordum. Yarış gününe 2 gün kala planlarda değişiklik oldu. Eşim ve çocuğumla birlikte gidemeyecektik. One Team otobüs tutmuştu ancak otobüs dolmuştu. Arkadaşların da arabalarında yer olmayınca, ya kendi aracımla tek başıma gidecektim ya garajdan otobüse binecektim. Son anda One Team takımından Elçin Hanım sağlık sorunları sebebi ile yarışa katılmaktan vazgeçince onun yerine ben geçtim.
Yarış 14.04.2019 Pazar günü sabah saat 10.00'da başlayacaktı. Cumartesi sabah 07.30'da otobüse bindik. (Not: zaman yönünde sıkıntı olmaz ise bu tip seyahatler daha keyifli oluyor.) Gerçekten de böyle oldu. Çoğunu tanıdığım arkadaşların dışında yeni arkadaşlar da tanıdım. Tunç Şevik, Tülin Avşar ve Seda Uzun Aydın. Gerek koşu hakkında gerek hayat hakkında VS. Her konuda derinlemesine konuşabildiğin arkadaşlara sahip olmak önemli. Sadece koşup limitlerini zorlamak veya kendinle yarışmanın dışında sosyalleşmek, mükemmel bir şey. Bir de yukarıda bahsettiğim gibi güzel arkadaşlar edindinizmi hayat daha bir güzel görünüyor ve daha anlamlı oluyor. Hepsine çok teşekkür ediyorum.

Gökova Körfezinden itibaren,  doğa ve deniz mükemmeldi, hava yer yer kapalı olmasına rağmen. Marmaris keza, dağları beni benden aldı. Nisan ayında buraların ayrı bir havası manzarası oluyor. Kendime not: daha sık gitmeliyim. Akşam 16.00 gibi Datça'ya otelimize geldik ve yerleştik. Akşam yemeği için grubun daha önceden planladığı restoranda toplanmıştı arkadaşların bir bölümü. Biz dahil olmadık bu yemeğe. Makarna partisi iptal olunca kendi başımızın çaresine baktık. Daha  önce denemediğimiz bir şeyi denememek ve yöresel yemeklerden kaçınılması gerektiğini bildiğimizden sadece makarna yedik. Daha sonra arkadaşların topladığı yere gittik. Orada 1-2 saat kadar oturduk. Uzun süren yolculuklar gerçekten insanı yoruyor. (Ayrıca 15 gün sürekli hastanelerde acile ve muayeneye gitmek zorunda kalmam sebebi ile iyi dinlenememiştim.) Otellerimize geri döndük. Yarış için hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra yatağa girdim ve uyudum. Sabah erken kalktım 06.30 gibi giyindim, ayıldım, biraz dışarıda dolaştım havanın koşu sırasında  nasıl olacağını tahmin etmeye başladım.
Hava ılıktı ve yer yer bulutluydu. Kahvaltıyı yaptıktan sonra odama geçip giyindim. Şort ve uzun kollu body giydim ve araca binmek üzere yola koyuldum. Araç bizi organizasyon alına getirdi. Burada arkadaşlar ile indik ve ısınmak için bekledik.


Bu sırada koşu için gelenler alanda toplanmaya başlamıştı meydanda. Daha önceki koşulardan tanıdığımız arkadaşlarla ayak üstü konuşma fırsatı buldum. Tanıdığım arkadaşlarıma başarılar diledim. 20dk toplu halde müzik eşliğinde ısındıktan sonra Start noktasında yerimizi aldık.
Hedefim:
buydu!
05.45 pace ile çıkıp 06.00 pace arasında koşuyu tamamlamayı hedefliyordum. Beraber koşacağım bir arkadaşım yoktu. Müziksiz her anın tadını çıkartarak koşmak istiyordum. Parkuru merak etmiştim sadece, deniz kenarında mı koşacağız diye.
 Starttan önceki 3-5dk çok güzel o adrenalin inanılmaz hoş. hangi yarış olursa olsun uzun-kısa yol koşusu-trail fark etmez. Herkes yaşamalı bu anı. Start verildi, 05.30 pace ile çıkış yaptım. Sevgi yolundan koşmaya başladık. Kalabalığın dağılması 2,5km buldu o zaman daha rahat ettim. Tanıdığım arkadaşlara selam verdim, bizi destekleyen vatandaşlara selam verdim. 2.5 km den sonra yol denizin dibine kadar iniyordu, burada kum vardı. Ayrıca tarlaların arasından, meyve bahçelerin yanından yazlıkların arasından 4k böylece tamamlanıyordu. Hızım iyiydi ve herhangi bir sıkıntı yaşamıyordum. Datça-İzmir asfaltına çıktım. Yolları tek şeride düşürmüşler araçlar kontrollü olarak geçiyordu. Burada da hızımı korudum. Asfalta koşmaya başlayınca dizlerimin yerden gelen darbeyi abzorve ettiğini hissediyordum. Her su istasyonundan su aldım, içmesem de. Aldığım suları içmesem de ağzımı çalkaladım sürekli. Burada da yol manzarası çok güzeldi. Ben 9.km'deyken 10,5k dan dönenleri görmeye başlamıştım. Bu beni biraz daha motive etmeye başlamıştı. 10,5 km dönüşünde ise arkadaşlarımı görmeye başlamıştım. Benden hızlı çıkanları: Tunç, Seda Ahmet Kamil. Uzaktan arkadaşları görüyordum, arkadaşlarla aramızda 400m kadar fark vardı. 12.km de rüzgar karşımızdan esmeye başlamıştı.-biraz hızlıydı rüzgar- Tahminen herkesin burada hızı düşmüştür. Ayrıca düz (caddede) asfaltta koşmaktan her zaman sıkılıyorum hep aynı zemin. 13.km arkadaşların hızı düşünce yakaladım. Ancak arkadaşlar kendince bir ritim tutturmuşlardı bana devam et dediler. Ben de devam ettim. Bundan sonra ise hızımda bir sorun olmadı ancak nabzım yükselmeye başlamıştı. Nabzımı düşürmek üzere ara ara hızımı kestim. Hava da iyice ısınmaya başladı ve dönüşte güneş hep karşımızdaydı. Yüzümün yandığını karardığımı koşu bitince anlayacaktım.Yer yer hızımı düşürmeye, tekrardan yükseltmeye çalışıyordum. Koşu öncesi belirlediğim hedefe ulaşmak istiyordum. Hedefimi düşünmek beni biraz motive verdi. Sıcak gittikçe artıyordu. 17.km-18.km kum zemine gelince gücümü emdiğini hissettim. Ayrıca buradaki istasyonda aldığım suyu kontrolsüz içince şişmeye başladım. Yanımda benim yaşlarımda uzun boylu kulağında büyük kulaklığı olan bir yarışmacı arkadaş geldi, kendini kaptırmıştı ama nefesi inanılmaz düzensiz ve yüksekti. (Bazıların nefes alış verişi böyle değişik olabiliyor diye aklımdan geçirdim.) O koşucu arkadaş ile aramızdaki fark gittikçe arttı. Ben suyu içince biraz şiştim ve yürümeye başladım çok hafif bir yokuşa girmiştik. Burada yürüdük 1-2dk boyunca. Bu hafifi yokuştan inince, 19.km girdiğimizde bu arkadaş yere attı kendini ama koşmaya devam ediyor emekliyordu görüyordum uzaktan. Biraz daha yaklaştım arkadaşa. 2 tane daha koşucu arkadaş ona yaklaşıyorlardı anacak arkadaş ayağa kalmaya çalışıyor hatta koşmaya çabalıyordu. Birkaç adım attı ve sendeleyerek yere kapaklandı. Kontrol noktasındakilere el işareti yaptı. İki arkadaş yanına geldi ayaklarını kaldırdı yerdeki koşucunun. Bende bu arada koşucunun yanına geldim. Kontrol noktasındaki görevliler araba ile yere düşen koşucunun yanına geldiler. çok düzensiz nefes alıyordu. görevliler gelince arkadaşı bıraktık ve ben koşmaya devam ettim.

Bu konu hakkında biraz konuşmak istiyorum. Koşu, her ne kadar kolay olarak görünen bir spor olsa da hem zihinsel hem de bedensel olarak(sadece bacak kası ayakların güçlü olması değil kalp, damar, ak ciğer vb) bir bütün içinde takip edilerek yapılması gerekli bir spor. Limitlerimizi kendimiz belirlemeli nerede bırakmamız gerektiğini bilmeliyiz. Yoksa uzun süreli veya kalıcı yaralanmalar sakatlıklar hatta ölümle bile sonuçlana bilir.

Bundan sonra 1 km'den daha az yolum kalmıştı nacak kendimi zorlamak istemiyordum. Enerjim fena değildi ama tekrardan 5.30 pacelere çıkıp hedeflediğim süreye ulaşmaya da çalışmadım. Ayaklarımda dizimde başka yerlerimde sıkıntılı bir durum yoktu. Rahat olduğum bir hızda yoluma devam ettim. Bitiş noktasını görüyordum içimden hızlanmak geldi, kendimi frenledim. Bu hızda bitirmemin benim için daha iyi olacağını düşündüm. Bitiş çizgisine yakın One Team den 5k-10k yarışını tamamlayan arkadaşlar destek için toplanmışlar bayraklarla düdüklerle motive ediyordu finişe gelenleri. Bu çok hoş bir organizasyondu. One Team arkadaşları selamlayarak finişe ulaştım. Bu bitirme anı, her zaman gülümsememe sebep oluyor.

İkram edilen elma ve su aldıktan sonra koşu sırasında sürekli aklımda olan şeyi yapmaya karar verdim. Ayakkabımı ve çorabımı çıkarıp denize girdim. Su beklediğim gibi soğuk değildi ve inanılmaz iyi geldi. 5dk kaldım sonra tekrar girdim belime kadar bu sefer daha iyi geldi 5d k daha suda kaldım.  Bu keyif her şeye değer.(maalesef bununla ilgili görsel yok)
Kendime ekstra not: güneşli koşullarda güneş kremi yerine uzun siperlikli şapka tercih et! 


Buradan Organizasyonda ve istasyonlarda bize yardımcı olan sevgili genç arkadaşlara,
One Team ailesine ve Kaptan  Tümer'e,
One Team Ekibinden: Tülin Avşar'a, Tunç Şevik'e ve Seda Uzun Aydın'a çok teşekkür ederim.

Sonuç: 02:00.29
Ekipmanlar:
Şort: Kalenji
Body: Kipsta
Ayakkabı: ON Cloudcruiser
Saat: Amazfit bip
Çorap: Norfolk Ortopedik Koşu Çorabı

1 Nisan 2019 Pazartesi

16.03.2019 Efes Ultra Trail 25k Koşu Raporu

İda 36k dan sonra artık marathon koşma zamanımın geldiğini düşünüyordum.
Neredeyse 1 yıldır koşmaya başlamıştım. Onun için öz geçmişime bir marathon eklemek istiyordum.(olamadı).
Gerek aralık ayında oğlumuzun sık sık hasta olması gerekse de havaların soğuk olması sebebiyle antrenmanlarımı aksattım. Tamam, belki martta 42km koşabilirdim ancak koşu sırasında ve sonrasında sorun yaşayacağım çok aşikardı.  Zaten sporun her branşı mental olarak başlar ve biter. Ben de mental olarak hiç hazır değildim ayrıca.
Ama 2019 yılı için yarış takvimi yapmıştım bile. Bunlardan ilki İzmir'e de yakın olan bir Efes Ultra Trail yarışı idi. Kategoriler ise şöyleydi. 12k-25k ve 55k. bunlardan kendime uygun olan 25k 'ya hemen kayıt oldum.(Organizatör: @limitsensin ekibiydi.)
Şubat ayındaki antrenmanlarım daha verimliydi. Büyük sakatlıklarım olmasa da yer yer ufak  ağrılar kramplar ve sızlanmalar oluyordu. Koşma antrenmanları yapmadığım zamanlarda ise evde sık sık açma germe ve kuvvet antrenmanları yapıyordum.
Karşıyaka One Team ekibinden yine yol arkadaşları edinmiştim. Yarış günü sabahı beni de alarak doğruca yarış alanına ulaştık. Yolculuk 45dk kadar sürdü. Ben yine termosla kahve demlemiştim. Yol arkadaşlarım ile afiyetle içtik. Bu seferki arkadaşlarım, Refik, Özgür, Yasin ve Haydar Ağabeydi.
Yarış alnına vardık. -Popüler yarış olduğunu sonradan öğrendim.-Yarış alanında, neredeyse 1500 kişi vardı. Böyle organizasyonların en güzel yanı,  daha önceki koşulardaki tanıdıkların-arkadaşların ile bir araya gelmen. 
O küçücük zamanda  yapılan sohbetler çok güzel. Neyse kitlerimizi aldıktan ve dropbaglarımızı teslim ettikten sonra biraz ısındık, biraz fotoğraf çektirdik. Start noktasına yerimizi aldık.
Parkuru bilmiyordum ancak kendime koyduğum hedef 02.30 ile 03.30 saat arasında tamamlamaktı.(02.36 saat ile bu sefer tamamladım). Bir de şöyle bir planım vardı: Musa Yıldırım ile birlikte koşmak(olmadı kalabalıktan bir birbirimizi bulamadık). (daha sonra son km buluştuk. Ben onu bulmak için yavaş, o ise beni bulmak için hızlı koşmuş. Sonra, son tırmanış ve km kendisini buldum iki baldırına kramplar girmiş ve bekliyordu)
Startla birlikte yavaş yavaş ilerliyorduk. Özellikle ilk 3km'de kalabalık dağılmamıştı. 3.km'de ayak bileğimde bir ıslanma fark ettim. Islaklığın neyden kaynaklandığını hemen anladım, aklıma mataramın yırtılmış olabileceği geldi .(psikolojik olarak zor bir durum ancak aklıma tuz gölünde temmuz ayında 40k koşar iken matarası yırtılan bayan koşucu geldi. Psikolojik olarak inanılmaz yıkım) işte uzun koşularda her türlü zor durma hazırlıklı olmak lazım; mental ve fiziksel. Özellikle de mental.>
Hemen çantamı açtım ve mataramın kapağının açıldığını gördüm. Mataramın yırtılmadığına sevindim ve tekrardan tempomu buldum. 3,5km den sonra nihayet patikaya girdik. Patikaya girince birden üzerime bir enerji geldi. Aniden hızlanmaya başladım Çimenli ve toprak yoldan traktör izinden ilerlemeye başladım. Bir çok 12k koşucularını geride bırakıyordum, ayrıca yeni aldığım Newbalance Tsumv2 trail(kuzenim İsmail Eren önerdi, çok memnun kaldım) ayakkabısını deneme imkanı bulmuştum. Hafif bir tepeye çıktık, buradan Pamucak sahile doğru baktığımızda içim açıldı: deniz önümüzde çarşaf gibi seriliydi ve her yer yemyeşil çiçekler açmış özellikle papatyalar çok güzeldi. Bu yüzümde gülümsemeye ve daha hızlanmama neden oldu.
Ufak tefek yokuşları inip çıkıp,  Pamucak sahiline ulaşmak için asfalt yola bağlandık. Burada bir "es" vermek istiyorum:
Böyle trail koşularında bizleri yalnız bırakmayan AKUT/Jandarma ekipleri olur. Belirli yerlerde görev alırlar. Bazen AKUT ekipleri bu tip koşularda gönüllü olup organizasyona yardımcı olurlar. Tam 10km geldiğimde buradaki görevli bir AKUT çalışanının sesini duydum. Bu ses bana hiç yabancı gelmemiş ve 14 yıl öncesine üniversite zamanına götürmüştü bu ses. Çünkü bu sesi tiyatroda uzun yıllar duymuştum. Neredeyse 1 yıl aynı tiyatro oyununda görev aldığımız arkadaşım Deniz Çağlar'dı. Küçük bir şok yaşadım sadece bir kaç saniye konuştuk. Deniz'in de beni o an tanıdığını sanmıyorum.
Bu karşılaşma beni daha da motive etmişti. Bu sahile kadar daha da hızlanmamı sağlamıştı.  Beraber koşmaya başladığım Erkam Erkam Düvenci'ye kısaca anlatım bu hikayeyi.  Sahile ulaştık, hava güneşli ve hafif rüzgar vardı. Biraz irkildim soğuk rüzgardan. Kumsal aynı zamanda 12k koşanların finişi olduğundan koşucuları desteklemeye gelenler, foto çekenler ve izlemeye gelen insanlar vardı. Kumda trail ayakkabısı ile koşmak biraz yorucuydu. Kum çok yumuşak olmasa da enerjimi çekiyor ve dizlerimi ağrıtıyordu. Hızım biraz düştü bu sebeple.(kendime not: yaz boyunca sahilde kum koşuları yapacağım hem eklemlerim için hem güçlenmek için)
12k yı geçince çantamdan tahin pekmez atıştırmalık tüpü çıkardım ve onu bir seferde yedim, elimdeki suyu içtim. Kum bitmişti ve biraz rahatlamıştım.  500m asfalt yolda koşmaya başlayıp ormana doğru girmeye başladık. Önce küçük bir şeftali bahçesinden geçtik; pembe ve tonları ile çiçekleri çok güzeldi. Sonra yer yer hafifi dik yokuşlar ile tırmanmaya başladık. Sonra 15. km AKUT görevlileri burada da su takviyesinde bulundular. Deniz Çağları 2. kez gördüm ve bağırarak dedim ki: "15 yıl sonra bana su vermekte varmış"  "facebookta varım beni bul" dedi gülümsedik. Yokuşları Erkam ile bir bir çıkıyorduk. Temiz hava bir ara baş ağrısı yaptı uzun zamandır bu kadar temiz hava almıyordum galiba. Bir ara hafif bir düzlüğe geldik düzlük papatyalar ile bezenmişti. Erkamla aklımızdan geçen aynıydı. Burada durup anın tadını çıkarmak ve bir kaç fotoğraf çekmek. Bunlardan bazıları:




burada güzel moral depoladıktan sonra koşmaya devam ettik. 2-3 tane yokuş çıktıktan sonra Meryem Ana'yı  (kliseyi)görüyorduk. Saatime göre 20.km'deydik, ancak 2,5-3km vardı sanki. Bunu Erkamla paylaşınca Erkam: geçen senede yarışa katıldığından parkurun "23k civarı olduğunu" söyledi. Bu ayrı bir moral verdi ve bir parça daha hızlandık. Fotoğrafçılar çoğalmaya başlamıştı parkurun sağında solunda  bu da finişe çok yaklaştığımızın göstergesiydi. Önümüzde çok dik ama kısa bir yokuş vardı burada Musa Abiyi gördüm. iki baldırına da kramp girmişti ve yürüyordu. Erkamla koluna girdik ve  bu dik yokuşu beraber çıktık. Son 200m kalmıştı bize devam etmemizi söyledi. İyi görünüyordu biraz yürümesi gerekiyordu sadece finişe ulaşması için. Keyfi yerindeydi Musa Abinin
Finişe doğru destekçilerin sayısı giderek arttı. Erkamla finişe beraber girelim dedik. Bu şekilde tamamladık.