21 Şubat 2019 Perşembe

18.11.2018 Efeshalf Marathon Yarış Raporu

Havaların da serinlemesi ile birlikte antrenmanlarımı artırmıştım. Yarışlara katıldıkça da koşumdaki eksik, yanlış-doğru ve hataları tespit etmiştim. Antrenmanlarımı bu doğrultuda yapmaya özen gösterdim. Ayrıca da sık sık yokuş antrenmanı yapmaya başladım. Belli günler interval belli günler yokuş ve tempo çalışmaya başlamıştım.
28.10.2018 de Muğla Ortaca Dalyan'da var olan koşuya katılamamıştım. Bu sebeple Efeshalf Marathon organizasyonlara gitmek için çok hevesliydim.(Caretta Run yarışına katılan Süleyman(arka apartmanımızda oturuyordu) ondan yarış kitlerini almasını rica ettim)
Karşıyaka One Team ile daha sık iletişim kurmaya başlamıştım. Koşu arkadaşlarımdan olan Süleyman ve Ümit'in de arkadaş olduğu Musa Ağabey ile de bu vasıta ile tanıştım.
Çünkü Şelçuk'a onun arabası ile gidecektik. Yarışın ilk  defa olması ve İzmir'e yakın olması yarışa katılmam için ayrı bir sempati oluşturuyordu. Organizatörler İzmirden çok katılım olacağını bu sebeple cuma günü kit dağıtmaya İzmir'e gelecekleri söylediler. Kitleri One Team vasıtası ile aldık.
Yarış saat. 09.00 başlayacağından sabah erken 06.00'da kalktım ve bir gerdan çorbası içtim. Arkadaşlarla gideceğimden  onlara termos içerisinde kahve hazırladım. Musa Abi ve Ümit saat: 07.00 gibi geldiler. Selçuk'a ulaşım araba ile yaklaşık 40 dk falan sürüyordu ve Start alanına ilk gelenler bizlerdik. Üzerimizi değişmek üzere alanda  bulunan çadırlara girdik. Hava biraz kapalıydı ancak telefonumuzdaki hava durumu uygulamaları koşu boyunca yağmur yağmayacağını, koşu bittikten sonra yağacağını gösteriyordu. bu sebeple ne ile koşacağımız ikilemine giriyorduk. Daha önce hiç yağmurda koşmamıştım.
Hava yaklaşık olarak 9C kadar, kapalıydı ve rüzgar yoktu. koşucular yavaş yavaş geliyor ve kitlerini alıyordu. Biz de start meydanındaki kahveye geçmiş arkadaşlarımız ile ayak üstü sohbetler ediyorduk. Bu yarışı düzenleyenler eski atlet olduğu için idaalı yarışçılar ve milli atletler de vardı.
Yarışa ucuz poşet yağmurluk kullanmak istemiştim onu bulamamıştım. Ama yanıma yağmurluk almıştım.
Start verilirken hava kapalı ve ılıktı, havada yağmur yoktu Yarın belirlenen saatte, 09.00'da başladı 5.30" pace ile çıkış yaptım 1km kadar böyle gittikten sonra yağmur başladı.Hızımı 6.30" pacelere düşürdüm. Enerjimi saklamam gerekiyordu. İçimden: "keşke yağmurluğumla koşsaydım" dedim. Bir yandan kendime hayıflanmaya devam ederken bir yandan da hızımı korumaya çalışıyordum. Benden önde olan 50-60 yaş grubundaki koşucuları gördükçe biraz daha faza yükleniyordum bacaklarıma ama bunu iyi fikir olmadığını daha önceki yarışlardan biliyordum. Yaşa ve kilo veya tipe aldanıp o kişi ile yarışmak çok yanıltıcı oluyordu.
Çevre yolundan İzmir yönüne oradan da geri Efes harabelerine giden yoldan ilerlemeye başladık. One team Takımından Serkan Abi ile biraz koşmaya başladık. Sonra Meryem Ana yokuşuna gelince ben biraz hızlandım çünkü antrenmanlarımda yokuş çalıştığım için bu yokuş beni durduramazdı. Hızlı hızlı tırmandım yokuşu. 1,5 km sonra Meryem Ana heykelinden dolanıp çıktığımız yokuştan aşağı inmeye başladık anacak IT sendromum olduğu için koşarak çıktığım yokuşu, inerken yürüyerek tamamladım. Sonra mandalina ve limon bahçelerinin içine daldık. (burası ağaçların içinden yedi uyuyanlara giden nefis bir yoldu) yağmur devam ediyordu. Koştuğum tüm koşularımda aç karnına koşmuştum bu koşuda yemek yediğim için sindirim sitemim nasıl bir tepki vereceğini az çok kestiriyorum. Hava soğuk, yağışlı ve rüzgarlıydı. Rüzgar kargıma  doğru esiyor bu da inanılmaz çişimi getiriyordu. 1,5 km daha böyle koştum ve grupların olmadığı daha tenha bir anda ağaçların arasına girdim. o işi de halletmiş oldum böylece.
Geriye kalan 10km ise Selçuk-Kuşadası çevre yolunda devam ettik. Duble olan yolun Kuşadası-Efes yönünü trafiğe kapatmışlardı. Ancak hemen yanımızda diğer şeritte trafik akıyordu.  Şerite yakın yerlerde, yoldan geçen arabaların sıçrattığı sular üzerimize geliyordu. Ayrıca arabalar inanılmaz hızlı seyir ediyordu. Araçların daha yavaş gitmesi, kontrollü gitmesi için hiç bir uyarı yoktu. Bu organizasyonun en büyük eksiği bence buydu. Yani eksikten ziyade zorunluluk. Koşucuların can güvenliği yoktu. Hızlı giden araçların kontrolden çıkıp koşucuları ezmesine hiç bir engel yoktu. Bu sebeple  bir daha böyle şehir yarışlarına katılmama kararı aldım. 19km de ise hemen çevre yolunun kenarındaki tarladan 3 el tüfek sesi duyuldu. Ağaçların arasından, yola  yaklaşık olarak 150 metre uzaklıkta. Bu kadar insanın koştuğu bir organizasyonda yapılan bu hareket  çok tehlikeliydi. O saçmalar koşuculara zarar verebilirdi Ayrıca zaten 189rpm ile kalp atışım vardı bu beni korkutup kalp atışımın daha yükselmesine kalp krizi geçirmeme sebep olabilirdi.
Az bir mesafe kaldığınından kendimi fazla zorlamak istemedim 01.12.2018 tarihindeki İda Ultraya kayıt olmuştum ve bu koşuda bir sakatlık yaşamak istemiyordum. Tempomu 6.20 paceler düşürmek istedim ancak yağmur ve rüzgar vücut ısımın düşmesine neden olduğu için ve hasta olmamak için,  ne hızımı düşürebildim ne de kalp atışımı düşüre bildim.
Son 1 km kalayağmur daha yoğun yağmaya başladı. Artık yarışı bir an önce bitirmek istiyordum. Hızımı biraz daha artırdım. Biraz yorgunluk vardı  üzerimde ama hızlanmama bir engel değildi. Tek sorun kalp atışım 180 altına bir türlü düşürememdi. Son 150m One Team kaptanı Tümer ile konuşarak geçirdik. Ama benim aklım hala Ida Ultra Taril yarışındaydı 01 aralıkta düzenlenecek olan. Tümere grupta yarışa katılacak olan var mı yok mu onu sormuyordum ve finişe böyle girdim. Bu zamana kadarki, derecem ise en iyi 21k koşumdu: 2 saat 2 dk